Hürriyet

6 Temmuz 2010 Salı

:::EĞİTİM:::

Bana zayıf not veriyorlardı. Derslerim iyi olmadığı için. İyi ama istemediğim, sevmediğim, anlamsız öğretilerdi. Sevmediğim ve istemediğim şeyleri yapmak zorunda kalacağımı daha ileride anlayacaktım. Zekanın ezber ve öğretmen dayağı ile ölçüldüğü, yobaz eğitim sistemi...

Yüce Atatürk! Bence en büyük öğretmen o! Hatta tek öğretmen. Onu bana öğretmediler. Ben öğrendim. Ben sevdim. Deniz mavisi bakışlarında, huzur bulduğum ve tanıdığım ilk yarı tanrı ! Atatürk! Geçek bir yarı tanrı... Canavarlar üzerime geliyordu, salyaları akarken, kuduz ağızlarından... Kaçamıyorum. Ellerim zincirli!
"Gölgeleriiiin Gücüüü Adınaaaa", "He-Man". Birden zincirleri parçalıyorum ve o yaratıkların hepsini, tek yumruğumla haklıyorum. iyilik kazandı. Bir kere daha... Kulağım sızlıyor. Ufff... Çok acıyor... Ağlayacağım... Ben bu kadar güçlüyken, bir kahramanken, kim canımı bu kadar yakabilir ki? Kafamı acıyan kulağım yönünde, hafifçe kaldırıyorum. Korkunç, kötü bakışlı, kara ruhlu bir dev! Evet evet. Bu bir... Bu bir öğretmen! Korkunç, kötü bakışlı, kara ruhlu bir öğretmen. Canımı yakan, küçücük bir çocuğun hayal dünyasını yıkan, kendince oyunlar oynayarak mutlu olduğu anları katleden bir öğretmen! Ben ona ne yaptım ki? Neden canımı yakıyor?

Derslerimi dinlemeliymişim. Ben dinliyorum zaten. Sadece dinlerken, resim yapmayı, kafamın içinde oyunlar oynamayı seviyorum. Yemin ederim, iç sesimdi bağıran, "Gölgelerin gücü adına" diye haykıran. İç sesimdi. Ağlayacağım şimdi, bırakmazsan kulağımı. Ağlamak istemiyorum. Hala bağırıyor... Kulağımı bıraktı sonunda. Ohhh bee. "Ellerini aç diyor". Açtım, buyur bakalım. Eee. Ne olacak şimdi? Aaaaahhhhhh. Acıdı. Çok acıdı... Cetvelle beş defa vuruyor ufak ve güzelim ellerime. Yetenekli ellerime. Öğretmen dayağı yiyorum, annemden "fiske" bile yememişken... Ağlıyorum sonunda... Kahramanlar ağlamaz... Ben ağlıyorum. Çocuklar ağlar... İşte Türkiye'de eğitim sistemi.

Sürekli birilerinin egosunu tatmin edeceksin. Dinleyeceksin zorla, beğenmesende, anklamsız gelsede, işine yaramasada... Boş bilgilerle doldurulacak beynin. Ya seve seve... Ya sike sike... Başka şansın yok. Seçim hakkı, özgür irade sınıfta kalır. Milli Eğitim Bakanlığı onaylı olacaksın yoksa söylediklerin, yazdıkların, yaptıkların; Doğru kabul edilmez. Bitti Allah'a şükür, o ilkokul denilen ilk eğitim rezilliği aşaması.

Handan'a aşıktım o zaman. Sarışın, mavi gözlü ve zeki. Bende esmer, karakuru, fare gibi bir çocuk. Ortaokulda, Yelda. Bahsetmiştim. Derslere olan nefretim orada da devam etti. Yanlış anlamayın. Bilgilerin hepsi gereksiz değildi. İleride işime yarayacak bilgileri, seçip alıyordum aralarından. Diğerlerinden farkım buydu. Ben, bana ne gerektiğini hep bildim.

Her insan, kendisine gerekeni bilir fakat bazen elde edemez. Önemli olan elde edebildiklerini, en üst düzeyde, gerektiği gibi kullanmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder