Hürriyet

6 Temmuz 2010 Salı

:::AMARAK:::

İlkokul zamanında kurduğumuz bir grup vardı. Ben, Serdar, Berk ve Cenk, bu grubun ilk üyeleriydik. Grubumuzun adı ise "Ghostbusters" idi. Nam-ı diğer; Hayalet Avcıları ! O yılları yaşayanlar bilir. 80'lerin çizgi filmleri birer fenomen yaratmıştı! He-Man, Voltran, She-Ra, Celementiné ve Hayalet Avcıları vardı.
Bizde, çocuklar olarak, sırayla bütün kahramanlara özeniyorduk ve sıra "Hayalet Avcıları" sırasıydı! Ahmet Merter İlköğretim Okulu'nda, gereksiz ve anlamsız olan öğrenimimize başlayalı henüz çok olmamıştı.
Bireyleri ve yeteneklerini öldüren, siktiminiği, eğitim ve öğretim yılımız devam ederken, kurulan, "hayal gücü" sermayeli o muhteşem grubumuz, sahip olduğum en güzel oyunumdu!

Okul binasının hemen yanında, bir elektrik odası vardı. hani şu teneke kapısında, kuru kafa resimli "Ölüm Tehlikesi" yazan levhası olanlardan. İşte! Biz Hayalet Avcıları'nın "en büyük düşmanı" o odanın içinde saklanıyordu ve onu yok etmediğimiz her gün biraz daha güçleniyordu!
Berk, Serdar ve ben toplanıp karar aldık. Düşmanımızı kendi yuvasında yok edecektik! Öğle teneffüsünde... Cenk yoktu o gün, aramızda. Düşmanımızı yok edecek, güçlü bir iksir hazırladık. Teneffüs zili çaldı. Biz dışarı... Koşar adım... İksir dediğimde; Kekik, bir kaç başka baharat, çamurlu su ve bolca iyilik duası karışımı. O gün iksir dolu, küçük "Aspirin" şişelerimizi salladık; O, "Ölüm Tehlikesi" yazılı kuru kafa levhasına... Güney Avustralya'da ki "Amarak" kabilesi gibi, uçağa ok atan, yürekli cahillerdik...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder