Hürriyet

25 Nisan 2012 Çarşamba

HAYAT BİR MUCİZEDİR (!)


Küçük bir kız bayram sabahı ne yapardı?
Eğer o bayram sabahı en sevdiğini kaybetseydi…
Annesi, babası ya da kardeşinden bahsetmiyorum. 3 yaşında bir kızın en sevdiği şeyden, evcil hayvanından bahsediyorum. Köpeğinden… Onunla oyunlar oynayan, sırtında gezdiren ve ona kayıtsız, karşılıksız bir sevgi besleyen köpeğinden bahsediyorum.
Uyandığında dili dışarı düşmüş, ölü bedeni yerde, gözleri kapalı yatan köpeğini kaybeden kız…

Evlenecek bir adam, nikâh günü ne yapardı?
Eğer o nikâha birkaç saat kala, evleneceği kadın ortalıkta olmasaydı…
 Her şey o kadar güzel gidiyordu ki… Nikâhtan sonra ikisi de cep telefonlarını kapatıp, havaalanına gidecek ve balayı planlarını gerçekleştireceklerdi. Elbette bu güzel hayaller, İstanbul’un yoğun ve ölümcül trafiğinde, gelin adayımızın ön camdan, yola fırlamasıyla, temelli ertelendi. Kazada gelinin babası ve abisi de, onunla birlikte can verdiler.
Cep telefonlarına bir daha cevap veremeyecekler. Damatsa bunu öğrenecek ve öğrendiğinde…

İşsiz biri, Cuma günü çalıştığı şirkete gittiğinde ne yapardı?
Başkasının hatası yüzünden, yanlış anlaşılarak işini kaybeden kişi…  
Kendini ve işini, karşısındakilerin anladığı kadar anlatmaya çalışan ama anlak sınırları yetersiz olan bu insanlara tarifte güçlük çeken, işine kendini adamış kişi... Hevesi kırılmış, hakkı yenmiş ve küstürülmüş kişi bir sabah işe geldiğinde, aslında işinden olduğunu öğrenir. İşini yapmayan ama başkaları üzerinden prim yapan, asalakların yanlış yönlendirmesi üzerine, hak ettiği değeri değil de, hak etmediği ithamları gören kişi…

Hayattayken, ölerek yaşayan kişi ne yapardı?
Bütün bunları sadece yazardı... Yazar.. Yaz!

M.V