Hürriyet

1 Aralık 2011 Perşembe

Miladi 2120 Hicri 1545 ( 29.Bölüm )

29. Bölüm



Birkaç gün sonra... Bovak gündüzleri hayatını idame ettirebilmek için telefon teknisyenliği yapmaktadır. Büroda otururken, yakınlarda bulunan bir reklam ajansından, telefon arızası ile ilgili teknik servis talebi gelir. Çantasını hazırlayıp, adrese doğru yola çıkar.

20 dakika sonra...

Bovak, verilen adrese gelir, kapıyı çalar. Kapı açılır. Ofisin sekreteri, onu içeri davet eder. Bovak:

-Arıza nedir?

Sekreter:

-İçeride, ajans müdürümüzün dahili hattı çalışmıyor. Dahili numarası 112. Siz bakın, ihtiyacınız olursa ben içeride olacağım.

Bovak, tebessüm ederek:

-Peki. Teşekkürler.

Bovak, çantasını omzundan alır, müdürün kapısını vurur ve içeri girer. Pencereden dışarıyı seyreden, ellerini arkasında kavuşturmuş, siyah ceketli orta boylarda ve kiloda bir adam... Sıradan biri... Diye görür ve düşünür ta ki...

Adam, Bovak'a doğru yüzünü döner ve "hoş geldiniz" der, gülümseyerek. O anda, Bovak'ın başı karıncalanmaya ve terlemeye başlar. Avuçları terler... Kalbi hızla atarken, ağzı açık adama bakmaktadır. Adam seslenir, hayretle ne olduğuna anlam veremeden:

-İyi misiniz?

Bu o sahnedir, o duruş, o pencere... Etrafına  bakınır. Her şeye... Tablolar, teşekkür belgeleri, dosya dolabı, pencerenin dışındaki binalar. Her şey tıpkı rüyasındaki gibidir. Her şey!  Bovak, konuşamaz... Rüyalarında hep buraya geliyordu! Demek ki geleceği görmüştü! Hiç kolay değildi konuşması... Yıllarca aradığını bulmuştu... Rüyasını... Onu bulmuştu... Mehdi'yi..!


...


29.Bölümün sonu


DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder