Hürriyet

18 Aralık 2011 Pazar

Miladi 2120 Hicri 1545 ( 39.Bölüm )

39.Bölüm


Polisin Deccal'a yaptığı bu uyarı onu birden eskiye, çok eskiye... Oğullarını öldüren celladın boğazına yapıştığı geceye götürür.

Deccal'ın gözünden...

Celladın evine girdikten kısa bir süre sonra öncelikle ona kapıyı açan kadını, bıçaklayarak öldürmüştü. Bağırmaya bile fırsat bulamayan, kadının kafasını yerinden keserek, saçlarından tutup, içerideki oda da yemek yiyen, celladın önüne koymuştu.
Geçirdiği kısa şokla gözü dönen cellat, öfkeyle yerinden kalkıp, masadan aldığı bıçakla onun üzerine atılmış fakat Deccal'ın palası ondan hızlı çıkmış ve elini uçurmuştu! Diğer bir darbeyi ise sol bacağına alan cellat, acıyla yere serilince, Deccal ona yaklaşarak üzerine çıkmıştı.
Boğazını sıkmakta olduğu adam, yaralar içinde kalan yüzünden akan kanları yutmakta ve nefes alamamaktadır. Kollarında kalan son mecaliyle, zayıf yumruklar salladığı Deccal'a yalvarır gözlerle bakarken, onun arkasında beliren üç kişiye dikkat kesilir. İçlerinden biri:

-Ellerini çek onun üzerinden, seni pis musibet! Kalk onun üzerinden yoksa..!

Deccal'ın alnından damlayan terler, adamın suratındaki yaralara nüfuz etmekte ve açık olan yaralar terin tuzundan yanmaktadır. Gözü dönmüş şekilde sadece intikamını alarak, yüreğindeki acıyı hafifletmek istiyordur. Başını, arkasına çevirip, tehdidi umursamaz halde adama sordu:
   
-Yoksa ne? Ne yapacaksın?

O anda donup kalan adam, içindeki korkunun kokusunu teneffüs eden Deccal'a cevap veremedi ve düşündü. Henüz 2 hafta önce yaşadığı olayı... Eşinin onu kardeşiyle aldattığını öğrendiği günü... Yıkılmıştı, üzgündü... Tamamen kaybolmuştu...

-Layla, ben senden ayrılmak istemiyorum ama ihanetin affedilemez! Annemi kaybettikten sonra kardeşimle asla eskisi gibi yakın olmadık. Seninle evlendiğimiz gün ise tekrar bir aile bulmuştum. Seninle aynı duyguları paylaştığımızı düşünüyordum. Öyle olmalıydı... 
Suratıma bakamıyorsun... Ne acı! Eskiden gözlerini yüzümden çekemezdin. Ne değişti?
Susma! Bana neyin değiştiğini söyle. Suskunluğun, beni aldatışının pişmanlığından mı? Yaptığın hatanın kederinden mi? Yoksa artık konuşacak birşey kalmadığını düşündüğün için mi susuyorsun? Benimle konuşmazsan, seni nasıl anlayabilirim?

Layla'nın susmasına sinirlenerek, öfkeyle...

-Beni neden aldattığını söyle! Seni fahişe! Seni sevmiştim, kocanı nasıl aldatabildin? Söyle yoksa..!

Layla, önüne eğdiği başını yukarı kaldırır ve gözyaşları içinde, Amir'in yakasına yapışarak, bağırır!

-Yoksa ne? Ne yapacaksın? Söyle Amir! Çocuğumuzu saçma inancın uğruna cihada gönderdin! O daha 9 yaşındaydı, seni şerefsiz! Allah'ına olan kör inancın, yavrumun ölümüne sebep oldu! Sen şerefsiz, cahil itin tekisin! Seni yaşadığım her gün aldatacağım! Ruhunu ıstıraba boğacağım! Yavrumun intikamını, sana yaşadığın her günü zehir ederek alacağım!

Amir, kollarından tutup onu sarsar. Gözü dönmüştür!

Amir:

-Saçmalama kadın! O benimde oğlumdu! Allah'ın yolunda inancıyla şehit oldu! Bu onun yükselebileceği en yüksek mertebe! Ona cennette sonsuz nimetler nasip oldu! Sen bunu anlayamazsın! Günahkar dilini kopartmadan önce özür dile, pişmanlığını tarif et! Affetmem için yalvar fahişe! Sana merhamet etmem için yalvar! Yalvar ki belki birazda olsa merhamet gösterebileyim!

Layla'nın gözyaşları durmak bilmiyordur. Kendini toparlar. Hıçkırıklarını içine atarak, mecalinin kalan son kırıntısı ile ağlamaktan bitap düşen yüzünü, Amir'e çevirerek:

-Sana tek birşey söyleyeceğim!

Amir:

-?

Layla:

-Kardeşin, senin gibi cihada, kendi yerine çocuğunu göndermedi! Kendi gitti! Senin gibi korkak değil! O cesur bir erkek! O, her anlamda tam bir erkek!

Amir, bu sözlerden sonra tek bir şeyi düşünür. Karısının ona duyduğu öfke, aşağılanmışlığı, uğradığı ihanet ve af dileyen sözler yerine, erekliğini aşağılayan bu sözler... Beyninde yıldırımlar çakmaktadır. O an en son hatırladığı şey; eşine evlenme teklif ettiğinde aldığı cevaptı. Layla ona "sen benim yaşamımsın, ölünceye kadar seninle yaşayacağım" demişti. Amir'in gözlerinden yaşlar akar. Layla'nın ise gözleri yavaşça kapanır. Başını, kocasının göğsüne yaslar ve kollarında son nefesini verir. Amir, elinde ki kanlı hançeri yere atar...  

...


39.Bölümün sonu.


DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder