Hürriyet

24 Ekim 2011 Pazartesi

Miladi 2120 Hicri 1545 ( 15.Bölüm )

15.BÖLÜM


Hoca, avucu açık şekilde, eli yukarıda, bekletiyordu çevresini saran kiremitleri. Saniyeler sonra kapattı avucunu! Kiremitler namludan çıkmış mermi misali, sık ve şiddetli yağmuru keserek, hızla ilerledi İram!a doğru!

Yüzlerce kiremit aynı anda İram'ın koca gövdesine çarptı ve parçalayarak lanetli eti, saplandı bedenine!

Darbenin etkisiyle İram düştü sokağa, çatıdan! Yoldan geçen bir arabanın tavanına çarptı. Bu çeyrek tonluk bedenin altında ezildi araba, kağıt bir maketti sanki.

Fırtınaya binip, süzüldü gökten Hoca, ayakları basmıştı şimdi yere karşısındaki düşmanının önünde.

İram doğruldu, elleri kordan ateş topu. Gözleri kan kırmızısı.  


Hoca ile şehrin gözleri önünde kavgaya tekrar tutuşmak üzeredirler...

İram koca bedeniyle, Hoca'ya doğru dikilir. Hoca "Allah'ın adıyla!" diye bağırır ve İram'ın üzerine koşmaya başlar.  O sırada, onları izleyen kalabalığın içinden 3 yaşlarında bir çocuk, annesinin elini bırakarak savaş meydanına fırlar! Annesi feryadı kopartır!

Hoca o kadar öfke doludur ki, çocuğu fark etmez. İram, ise aniden fırlayan çocuğa çevirir gözlerini. Hoca'ya bakıp, dur demeye çalışır! Aslında der ama ağzı olmadığı için sadece kendi duyar bunu.

Ateşten ellerini, onu korumak için çocuğa doğru uzattığı vakit, Hoca, İram'ın üzerine çullanır. Hoca'nın çocuğun  çenesine, sertçe çarpan dizi, ufaklığı yere serer!

İram'ım boğazına yapışmış olan Hoca, bir anda olan biteni görür. Çocuk yere düşmüş ve ensesine yerdeki cam kırıklarından biri saplanarak, can vermiştir. Anne hemen yanına koşar. Bebeğine sarılıp, ağlamaya başlar.

-Bebeğiiiim! Yavruuuum! Aaaaaaa! Evladıııııım! Meeeeert!!! Aaaahhhhh... Meeerttt!

Etraf birden kalabalıklaşır. Anne yerde, ölen evladını bağrına basmış ağlamakta...

Polisler gelir. Bildiğiniz sahne...

-Ellerinizi başınızın üzerine koyun! Hemen! Size diyorum! Ellerinizi başınızın üzerine koyun!

Hoca ve İram... İkisi de ayakta durup, bu korkunç manzarayı izlemektedir. İkisi de sakin ve pişman...
Hoca mırıldanır, gözleri dolu...  "Allah'ım ben ne yaptım?!"

Gök sanki yarılır! Sanki gökyüzü bu annenin acısına ortaktır! Bir gölge iner yere! Bir dolu duman topu... Yayılır bir sis gibi iki ezeli düşmanın ve insanların karşılarında... Sisler şekil almaya başlar az sonra... Şekiller; eller, kollar, ayaklar olur! Beden olur! Tırmanır yerden boyunca... Yüze gelir dumanlı gölge... Başı önde eğik bir baş... Başı sanki... Sanki... Yüzünü yukarı kaldırdığında, ona bakan bütün gözler korku hisseder!

...




15.Bölümün Sonu.

DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder