Hürriyet

4 Kasım 2011 Cuma

Miladi 2120 Hicri 1545 ( 16.Bölüm )

16.BÖLÜM


Bazı kaynaklar Mehdi'nin 2010-2011 yılları arasında geleceğini söyler. o aramızda olacaktır. O, otuzlu yaşlarında... Daha sonra ise Deccal çıkacaktır ve efsanevi savaşları başlayacaktır.

Mehdi'nin hakkında fazla bir bilgi olmamasına karşın, aramızdan biri olacağı öngörülür. O aramızda!

Karaköy Perşembe Pazarı. Burada artık pek dükkan yok, çoğu kapanmış. Geriye kalanlar silah satışı yapıyor. Silah satışı hükümetlerin yeni kazanç kapısı olduğundan, yasallaştırılmış durumda. Yasa dışı olanlar, sadece biyolojik ve kimyasal olanlar ama onları da iyi bir ödeme karşılığında bulmak mümkün.

M.S  421 yılında Sasani Devleti'nin egemenliğine giren Doğu Ermenistan'da İran askeri valileri ikametgah ederdi.  Bölgenin o zamanki adı Vostan'dı. Bugünkü Van civarı... 7.Yüzyılda ise Sasani Devleti İslam egemenliğine girmiştir.

Vostan, İslam hükümdarlığına girdikten sonra 908 yılında 1.Gagik taç giymiştir. 1.Gagik, zalim ve kibirli bir kraldı. Yönetimi döneminde, halktan birçok ermeni ve arabı, büyücülük yaptığı gerekçesiyle işkence ederek öldürtmüş ya da sürgün etmiştir.

Sürgün yiyenlerden birinin ise "Deccal" olduğu rivayet edilir. Yine rivayete göre Deccal'ı 2 kez öldürmesine rağmen, canlandığını gören ve korkan 1.Gagik, onu Horasan Bölgesinde bulunan Mashhad şehrinde özel yapılmış, etrafı dualarla çevrili bir hücreye hapsetmiştir. Hücreyi "Mehdi" korumaktadır!

Şeytani el hareketleri ile kara büyüler yapan Deccal'ın büyü yapmasını engellemek içinse elleri kesilmiş ve yerlerine demir toplar kaynatılmıştır! Onu şeytani gücünden uzak tutmak içinse her gece hücre kapısının dışında Mehdi dualar okumaktaydı. Bu yüzden Deccal, ondan nefret edermiş. Bir gün hücreden çıkıp, Mehdi'ye işkencelerin en zalimce ve sapıkça olanlarını ona yapacağına and içmiş!

İşte ezeli düşmanlığın ve kıyamet öncesi yaşanacak destansı savaşın başlangıcı böyle anlatılır...

Şimdi ise tekrar kaldığımız yere, gölgeler arasından gelene dönüyoruz. Bu gelen İram'ın efendisi "Ses" diye daha önce tanıdığımız, asıl adı "Deccal" olan sahtekardır!

Deccal, ölen çocuğa bakar, sonra annesine çevirir gözlerini. Ona sorar:

- Can vereyim mi?

Kadın, şaşkın ve ürkek, biraz duraksadıktan sonra yaşlı gözlerle "evet" der!

İram yerde yatan cansız bedeni kucaklar ve Deccal'a doğru götürür. Deccal'ın gölge bulutu şekli, ete kemiğe bürünmüştür. Çocuğu alır kollarına ve "yaşa" der! Çocuğun gözleri açılır. Nefes alır, yaşar!

Annesi sevinçle evladına sarılır. Gözyaşları sel... Bunu gören herkes, inanamaz bakışlarla, nasıl olduğunu düşünürken, aralarından Hoca fırlar ve "sahtekar" diye bağırır!

-O bir sahtekar! Kara büyü yaptı! Can almakta, vermekte Allah'a mahsus! Kara büyü bu, yasaklanan o en büyük münafık bu! Bu sahtekar Deccal!

Deccal gülümser sakince. Der ki:

-Ey insanlar! Can alıp, vermek Allah'a mahsussa, ben sizin Allah'ınızım!  

...
16.Bölümün sonu.

DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder