Hürriyet

8 Ekim 2011 Cumartesi

Miladi 2120 Hicri 1545 ( 6.Bölüm )

6.BÖLÜM

Sonra daha yüksek sesle bir kelime daha söyledi. İri adamın duyacağına emin bir şekilde...

-Git!

İri adam, bu kelimeyi umursamaz. Gözlerini hocanın, arkasında duran kapıya doğru çevirir. Sol adımını ileri atacakken, hoca cübbesinin altından, sağ ayağını kaldırır ve iri adamın sağ dizinin arkasındaki kirişlere, sertçe vurur! İri adam; hassas ve kas bulunmayan bu bölgeye aldığı darbeyle, dizinin üzerine çöktüğünde ise hoca, elindeki yakut tesbihi, onun boynuna çapraz dolayarak, boğazından tutar ve sağ omzunun üzerinden, san ki boş bir çuvalı kaldırıp, atar gibi rahatça koridorun diğer ucuna savurur!
Savrulmanın etkisiyle metrelerce geriye giden iri adam, ne olduğunu anlamaya çalışmaktadır. Şaşırmıştı... İri adam, bunu hiç beklemiyordu. Bu denli yaşlı ve ufak biri, ona "nasıl" bu kadar hiddetle saldırmıştı!?

İri adamın gözünden...

Yerinden yavaşça doğrulur. Yumruklarını sıkar. Gözleri mahşeri bir öfkeyle, onu yere seren hocaya dikilmiştir, ikinci round için hazırım dercesine... Hoca da hazırdır... Gözlerini kapatır, elinde tuttuğu tesbihini içindeki saf enerji ile yükler. Tesbihin yakut taşları, kırmızı enerji alevleri ile çevrelenir!

İri adam, sol bacağında, geriye kalan iki bıçağını, hızla çıkartıp, olanca kuvvetiyle hocaya fırlatır!  

Hocanın gözünden...

Kendisine doğru gelen bıçakların ikisini de havadayken, tesbihine zikzaklar çizdirerek yakalar. Sıkışan bıçaklar, yakutun aleviyle yanmaya başlar ve kısa bir süre içinde erir! Tesbihini, sağ eline iki üç tur, dolayarak, yumruğunu "hadi gel" dercesine, yukarı kaldırır!

Bu hareketi gören iri adam, koridorun bir ucundan öfkeyle hocaya doğru koşar. Bulundukları kat, iri adamın koşuşuyla, sarsılmaktadır. Ayak sesleri gök gürültüsü gibidir. Hoca da, içinden, defalarca besmele çekerek, koridorun diğer ucundan ona doğru koşar!

Koridorun ortasında bir yerde, iki hasım çarpışır!
Hoca, sol eliyle yakasından kavradığı iri adama, sağ eline doladığı yakut tesbihi ile defalarca, üst üste  vurur. Darbelerin etkisiyle iri adamın yüzünde, kor şeklinde izler oluşmaktadır. Bütün dirayeti ile acılara katlanan iri adam, hocanın sağ bileğini kavrar nihayet! Diğer eliyle de, ince boynunu... Olanca kuvvetiyle iki kolunu sonuna kadar gerdiğinde ise, hocanın sağ kolu dirseğinden, kafasını da boynundan ayırır! Yakut tesbihin ışığı söner! Kopan kafa, yere yuvarlanır. Bedeninin diğer kalanı da...

İri adamın gözünden...   

Düşmanını öldürmenin rahatlığı içinde sakinleşmeye başlayan iri adam, yerde parçalara ayrılmış et yığına bakmaktadır. Yüzündeki yanık izleri yavaşça kapanmaya başlar. Hocanın eline sarılı duran, yakut tesbih dikkatini çeker. Almak için uzanır ama tesbih bir anda toza dönüşür.
Anlam veremediği bu duruma fazla takılmadan, koridorun sonundaki kapıya ilerler. Az önce kilitli olan kapı aralıktır. Kapıyı, iri cüssesinden beklenmeyecek kadar narin bir dokunuşla iter. Karşınında boş bir oda, odanın tam ortasında, cam bir vitrin ve onunda içinde, eski bir kitap vardır. Sadece kitabın olduğu bölüm aydınlık, geri kalan her yer kapkaranlıktır. İlerler... Cam vitrinin önünde durur. Ufak bir darbeyle, camı kırar. İçinden kitabı alır ve paltosuna saklar.

Hocanın, hayatı pahasına korumaya çalıştığı bu kitap "Kuran-I Kerim"in ilk örneğidir!


6. Bölümün Sonu 

DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder