Hürriyet

14 Ocak 2012 Cumartesi

BEBEK (4.Bölüm)

Beş yıl önce... O akşamın devamında...

"Allah'ım ne yapıyorum ben? Resmen bebek kaçırıyorum! Bu bebeği karakola bırakmalıyım. Tamam. Bebeği donmaktan kurtardım. Aferin bana, şimdi başıma birşey gelmeden, bebeği jandarmaya bıraksam iyi olur. Çanakkale'ye vardığımda ilk işim karakola gitmek olacak."

Dikiz aynasından tekrar bebeğe baktım. Hala uyuyordu. "Yoksa... Acaba nefes alıyor mu?" Diye kontrol etmek istedim. Elimi yavaşça arka koltuğa uzattım. Göğsüne yavaşça dokundum. Arabanın sarsıntısından tam anlayamamıştım ama kaza yapma ihtimalime karşı dikkatimi tekrar yola verdim. Boşa endişelendiğimi düşündüm.

Yol üzerinde ki bir benzinciden, bebek maması, süt, biraz bisküvi ve bebek bezi aldım. Durduğum sırada bebeğin nefesini kontrol etmiş ve rahatlamıştım. Uzun bir yolculuktan sonra Çanakkale'ye varmıştık. Sabahın ilk saatleriydi... Çok yorgundum. Halen olup, bitenleri tam kavrayamamıştım ki bebek uyandı. Gözleri çok güzeldi. Masmavi... Arabayı birazdan gireceğim evin önüne park edip, arabadan indim. Çanakkale'ye geliş sebebim anneannemdi. Yalnız kalıyordu ve son günlerde sağlığı iyi değildi. Benim yaşayan tek akrabam oydu. Neyse... Arabadan inince, arka koltuktaki ufak davetsiz misafire uzandım yavaşça. Benden ürkmesinden çekiniyordum. Gülümsedim. Öylece yüzüme bakıyordu.

-Pekala dostum, inme vakti geldi. Şimdi anneannemi ziyaret edeceğiz. Bu gece burada kalacağız. Yarında karakola gidip, aileni bulacağız.

Tatlı velet. Yüzüme öylece bakmaya devam ediyordu. Dikkatlice kucağıma aldım.

-Aferin sana. İşte böyle... Sakın ağlama ufaklık.  

Onu kucakladığımda, minik eliyle yüzüme hafifçe dokundu. İşte o anda hissettiğim birşey... Daha önce hiç hissetmediğim birşey... Sanki... Nasıl anlatsam... Bana dokunduğunda, sanki beni ona bağlamıştı. Gülümsedim...

Basamakları yavaşça çıkmaya başladım. Zaten birinci kattı. Evin anahtarları bende vardı. Sabah geleceğimi söylemiştim . Yinede korkmasın diye içeri girerken yavaşça  seslendim. Gelirken, hep ona kötü birşey olup, olmadığını düşünmüştüm. Onu kaybetmekten korkuyordum. Yaşlıydı ve hastaydı. Bense henüz onun ölümüne hazır değildim.

-Anneanne! Ben geldim.

Salondan gelen televizyon sesini duyunca, rahatladım.

-Hoşgeldin oğlum. Gel, üşümüşsündür. Ayyy, kalkamıyorum kusura bakma.

Beni... Daha doğrusu, kucağımdaki bebeği ve beni görünce suratındaki şaşkınlığı anlatamam. Gördüğünden emin olmak için uzak gözlüğünün kenarlarından, eliyle tutup, gözlerini kısarak:

-Aaa. Metin kucağındaki bebek mi?

Gülümsedim ve "Evet anneanne" dedim.

-Oğlum, nereden çıktı bu bebek? Yoksa evlendin mi? Aaa. Otur bakayım, anlat.

-Yok anneanne. Valla nereden başlasam. Buraya gelirken çok tuhaf birşey geldi başıma.


4.Bölümün Sonu.

 DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder