Hürriyet

23 Eylül 2011 Cuma

KILZINLAY

Gece geç saatti...
Sokaklar siyahları çekmiş üstüne!

Yoksa "makber mi ya Rab?" diyesi geliyordu içimin...
İzin vermedim.

Soğukta, çılgınca bana saldıran bu düşman...
Yağmur mu? Hayır! Yağmur asla bana saldırmaz!

Bu çılgınlığın tam ortasında, bekleyen bir ışık!
Gözünü dikmiş gözüme,
 bakıyor öldüresiye!

Az öncede düşmüştüm, daha öncede yere.
Ayağa kalkıyorum, sağ elim sol dizimde.

Dişlerimi sıkarken çıkan gıcırtı, deli yağmur sesine karışıyor.
Gözlerimi dikmiş, ona bakıyorum.

O! Ezeli düşmanım ve en eski dostum.
O! Yalnızlık..!

Vücudum sırılsıklam, siyah gömleğimden damlalar,
eskimiş ayakkabılarıma kamikaze dalıyor.

Doğruluyorum, gözlerimi yalnızlığın ölü bakışlarından ayırmadan!
Avının her refleksini önceden sezinleyen bir panter gibi...

Gözlerimi ondan ayırmıyorum.
Gece kadar geniş kollarını kaldırıyor.
Pençeleri simsiyah!
Ayaktayız...

Boyu ve eni artıyor, bana feda ettiği her adımında!
Bunu yapabilecek miyim?
Bu karanlığı, bu düşmanı,bu dostu, bu yalnızlığı yenebilecek miyim?

Sırılsıklam "winston" paketimden bir sigara çekiyorum.
Dudak payı koklayıp, ağzıma götürüyorum.

Gözlerim onun üzerinde, başım ve kaşlarım öne çatık!
"Medusa" çakmağımla ıslak tütünü ateşe veriyorum...

Orada...
Beni bekliyor...

Onu içten yeneceğim!
İçine girip, ciğerini ellerimle sıkacağım!
Yalnızlığı ellerimle yok edeceğim!

Ama o zamana kadar...
Bir süre "yalnız" kalacağım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder