Hürriyet

16 Şubat 2012 Perşembe

BEBEK (10.Bölüm)

O günün akşamında, Gülay eve gelir gelmez arabaya atlayıp, Çocuk Şube Müdürlüğü’ne doğru yola çıktık. Bebek daha iyiydi. Ateşi yoktu.

Neyse, çocuk şubeye gelmiştik. İçeri girince, orada ki sivil memurlardan birine durumu izah ettik. Bebekle ilgili elimde hiç bilgi yoktu. Bu sebeple, onu bir süreliğine “kimliksiz” Bize sorulan birkaç sorudan sonra form doldurmamızı istediler. İçimde bir sıkıntı peydahlandı. “Hayır olsun” dedim.

-Ne oldu?

-Bilmiyorum. Sadece içimde bir sıkıntı var. Doğru şeyimi yapıyorum?

Daha sonra sözlü ve yazılı ifademi de bıraktım. Bebeği şubede bırakıp çıkarken, yüreğim burkulmuştu. Ertesi sabah onu, geçici olarak yurda teslim edecekler ve ailesini aramaya başlayacaklardı. Başım öyle ağrıyordu ki, ellerim titreyerek cebimden çıkarttığım bir ağrı kesiciyi susuz yuttum. Gülay bana bir şeyler söylüyordu. Onu duyuyordum ama kelimeleri kesinlikle anlamıyordum. Çıktık oradan…

Buraları çok detay vermeden anlatıyorum çünkü hatırladıkça halen içime bir sıkıntı doğuyor. O gün benim en berbat günlerimden biriydi. Oradan çıktıktan sonra konuşmadım yani sadece birkaç temel kelime. Arabada sürekli düşünüyordum. “Ne yaptım?” Onu resmen aldığım gibi sokağa atmıştım. Gülay doğru olanı yaptığımı defalarca kere tekrarladı. Benim kendimi kötü hissetmemem için…

-Hiç iyi hissetmiyorum. Keşke götürmeseydik…

-Metin saçmalama.

-Kendimi iyi hissetmiyorum! Onu sokaktan aldım, şimdi yine sokağa bırakıyorum. Ne olacak ki? Onu boktan bir yetimhaneye verecekler. Sonra… Onun psikolojisini bir düşünsene!

-Metin, bu sokak kedisi mi? Alıp, besleyesin. Hacı burada bir bebekten bahsediyoruz. Yetimhaneye vermeden önce ailesini aralar herhalde. Bulurlarsa, anne babasına kavuşacak. Sen bu çocuğa bakabilecek misin?

Sessizlik…

-Yaa söyle… Bir bebeğin sorumluluğunu almak o kadar kolay değil.

-Allah’ın en ebleh tipleri nasıl bakıyor? Nasıl yetiştiriyor? Çoğu kişiden daha iyi büyütürdüm onu!

-Hacııı. Bitti gitti! Yaa neden ısrar ediyorsun? Yapma bunu.

-Özür dilerim.

Yola devam ettik. Gülay beni eve bıraktıktan sonra evine döndü. O gece içim boştu, gözlerim dolu.


1 Hafta sonra…
İş yerime geldim. Bilgisayarımı açıp, gelen mail kutumu kontrol ederken, cep telefonum çaldı.

-Efendim?

Bir kadın…
-İyi günler beyefendi. İstanbul Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan arıyorum. Metin Bey ile mi görüşüyoruz?

-Evet benim.

-Metin Bey, geçen hafta bir bebeği ailesinin bulunması gereğiyle, Çocuk Şube’ye bırakmışsınız. Yapılan araştırmada bebeğin, kan bağı olan kimsesi bulunamadı. Bebek,  yasal olarak, kurumumuza sevk edilmiştir. Çocuklarımızın aile şefkati ile yetiştirilmesi kapsamında başlattığımız çalışmalarımızca, 0-5 grubu bütün öksüz ve yetimlere yuva edindiriyoruz. Bu kapsamda, maddi imkânları sağlayabilecekseniz ve evlat edinmeyi dilerseniz, talebinizi buraya gelerek bize bildirebilirsiniz.

-Ben… Evet, gelmek isterim. Yarın sabah gelebilir miyim?

-Elbette Metin Bey. Olur. Yarın sabah sizi bekliyoruz. İyi günler.

Telefonu kapattıktan sonra artık anlamıştım. Onu bulmam tesadüf değildi! Hemen Gülay’ı aradım ve onunla konuşmam gereken bir konu olduğunu, görüşmemiz gerektiğini söyledim.

-Bebekle mi ilgili?

Asla bir şeyi saklamayı beceremiyorum.

-Evet. Çok ilginç gelişmeler var.

-Akşama konuşuruz canım.

Tabii ben meraklı, sabırsız Melahat…

-Nerede buluşacağız?

-Bilmiyorum. Bakarız ama herhalde Taksim’de buluşuruz herhalde.

-Tamam hayatım. Görüşürüz.

Sevinçle telefonu kapattım. Sonra sigara içmek için terasa yönlendim. Aklımdan tek geçen, bebekti. 

10.Bölümün Sonu.

DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder