Hürriyet

26 Ekim 2010 Salı

:::OLGEM:::8.Bölüm::::

Bileklerim acıyor. Bağlılar. Hissediyorum. Kalınca bir ip yada halat. Dokuları batıyor etime. Gözlerimi açtım ama görüntü bulanık. Yere oturmuşum...

En son... Neredeydim?

Hmmmm. Hatırladığım en son; arabadaydım. Görüntü netleşiyor. Sadece sol gözümü açamadım. Kontrol edemiyorum. Açılmıyor. Başım ağrıyor.

Kanımı yutuyorum. Hehehe. En azından dışarı akan kanın bir kısmını geri kazanmış oluyorum. Pehhh... Ne saçmalık...

Karanlık bir oda tercih ederdim fakat burası aşırı aydınlık. Beyaz ışık... Her taraf ışıkla yıkanıyor. Boş, ışıklı ve koca bir odada yanlızım.

Tam karşımda büyük bir ayna var. Neredeyse, duvarın tümünü kaplamış. Hani şu Amerikan filmlerinde ki, sorgu odalarına konan ve polislerin, arkasından sanığı izlediği tek taraflı aynalar gibi.

Sol tarafımda ki duvarda, alüminyum bir kapı var. Kapının kolu yok. Şu kartlı kapılardan büyük ihtimalle. Dışarıdan açılıyor olmalı...

Laboratuvar faresi gibiyim...

Tam yanımda, yerde ufak bir mazgal var. Tavandan, zincirle  sarkan bir deri çanta.
Hala sol gözümü açamadım... Çok halsizim, kalkmaya çalışacak hlim bile yok.
Bütün bunları, beni kızımdan uzak tutmak için yapıyorlar. Beni ne kadar tutabilirler ki?

Ne? Bu koku?

Mazgaldan, bir koku geliyor. Şey gibi... Immmm... Şey... Sanki,,,
Yanık et gibi... Hani sanki...Yanan insan eti kokusu gibi!

-----------SEKİZİNCİ BÖLÜM SONU-------------  -------------DEVAM EDECEK-------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder