Hürriyet

19 Haziran 2011 Pazar

SAHTE SAHNE

Ben:
-Şu sandalyeleri biraz daha öne yaklaştır!

Eleman:
-Abi sahneye çok yakın olmadı mı?

Ben:
-Olsun olsun. İyidir böyle. Oraya VIP izleyiciler oturacak.

Eleman, bön bön bakar.
-VIP ?

Ben:
-Very Important Person. Türkçesi "çok taşaklı vatandaş" demek. Hadi hadi! İşimize dönelim. Bitirelim şu işi millet gelmeden.

2 saat sonra...

Salondaki bütün hazırlıklar bitmişti. Sahne, oyuncu, alet edavat, her tür ekipman tamamdı. İzleyiciler birazdan gelirdi...

45 dakika sonra...

Kimse gelmedi. Oysa herkese haber verdim. Bu kadar hazırlık yaptım. O kadar... Neyse bekleyeyim biraz daha...

1 saat 20 dakika sonra...

Eleman, bana acır gözlerle bakarak, beklemekten sıkıntılı suratını, lönk diye görüş alanımın önüne atıyor...
-Mehdi Abi ben eve gideyim mi? Kimse gelmeyecek galiba abi...

Ben başımı önüme eğerken, hafifçe onaylar şekilde sallıyorum.
-Git. Bende birazdan kapatırım. Ellerine sağlık. Sağol yardımın için... Al bunu da, taksiyle git. Geç oldu...

Parayı aldı. Teşekkür ve iyi akşamlar dileklerini verdi ve gitti.

Artık saati saymaktan vazgeçtim. Sikerim yaa... Sigaramı söndürüp, reji odasına geçiyorum. B4, F5-F6 ve A2-A3'teki ışıkları açıyorum. İstediğim gibi olmadı. B4'ü kapadım. Reji odasını terk edip, sahneye çıkıyorum.

Basamakları kullanmadan, iki avucum tozlu tahta zemine yapışık, dizimden güç alıp, sahneye çıkıyorum. Tam ortada ki tabureye oturuyorum.

Allah çene vermiş. Konuşuyorum da konuşuyorum. Gülüyorum, ağlıyorum. Ulan sarhoş gibiyim. Sahne sarhoşluğu..! Düşüyorum. Kalkıyorum. Oturuyorum. Neler neler... Anlatamam, yazamam... Kelimesiz bu olanlar, olmayanlar.   

Gelip, seyretmeniz lazımdı!
Çok iyi performanstı!
O sahne de hayatımın rolünü oynadım! Hem de hayatım bile değildi.
Kimse görmedi o gece... Ne de başka bir gece...
Çok eğlendim... Çok ağladım... Çok yalnızdım bu kadar kalabalıkken...

Size tam olarak dürüst olmadım. Aslında bir kişi vardı! Taaa sahnenin hazırlanışında... Taaa ilk  kuruluşunda daha...Ben tek kişilik oyunumu sahnelerken, o yanımdaydı. Etrafımda...Hatta sahneyi paylaştığımız çok sefer oldu. Özellikle denge mi kaybedip, düşerken beni yakalayan ve kahkahalarla ayağa kaldıran oydu!

Hayatımızda tek kişilik oyunlarımızı oynarken, bazen sahneyi başkaları ile paylaşırız.
Bu paylaşımların adı; aile, arkadaş, sevgili, karı, koca, kardeş, falan filan olabilir.

Benim içinse huzuru bulduğum tek kişi o! O gerçek!
Canımdan, kanımdan olan... Can dostum. Canım. Ailem. Her güzel şeyim o benim. Tülay'ım.

Tekrar bana dönecek olursak... Ben bu sahneye ait değilim. Kapı açıktı, girdim. Sonra arkamdan kapandı, kilitlendi. Kaldım içeride... Bende sıkıla ıkına oynadım.

Benim ruhuma göre beden yok!  

"applause"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder